Yeniden
- Senanur Kara
- 9 Nis 2022
- 2 dakikada okunur
Duygular da hastalanabilir ve bu normaldir.
1 yılın ardından yaşadığım onca karmaşık olay, aslında olmasını istediğim ancak oldurmadığım durumlar, yaşadığım kaygılar, endişeler, insanların benden bekledikleri benim onlardan beklediklerim…
Yaralarımı yazarak iyileştirebilir miyim? Belki bu kadar iddialı bir şey olmasına gerek yok, bende neler olduğunu anlayabilsem yeterli. Görmemi engelleyen perdeyi kelimelerimle kenara itip gerçeğe yaklaşmak istiyorum. Burayı seviyorum, her ne kadar gizli tutmak istesem de kimsenin yazılarımı okumadığını düşünsem de birileri okuyordur ve umarım onların yüreğine iyi geliyordur.
Bazen sürekli koşuşturmak bazen de kendimi durdurmak istediğim zamanlar oluyor. Kimileri istediğimden kimileri zorunda kaldığımdan… Koşmak zor olan gibi dursa da benim için asıl zorluk durmak. Keşfetmek istediğim zamanlar kalıplara yenik düştüğüm, konuşmak istediğim ancak kendi kendime durduğum; durdurulduğum. Peki bu kurallar neden var ve kim koydu? Ayrıca ben oyunu kurallarına göre oynamak istemiyorsam bana kendimden başka kim karışır? Bakış açısı; hayata, olaylara, kişilere sığ ve derin noktalardan yaptığımız yorumlar. Kimileri eksik kimileri fazla kalıyor. Ve bunun ayarı yok. Olanı olduğu gibi kabul etmek gerekiyor. En başta da kendimizi.
Şunu her zaman savunacağım: Hayat akmaya devam ediyor ve durup etrafı dinlediğimizde biz de akışa dahil oluyoruz.
Günün bir zamanında durup hiç etrafı dinlediniz mi? Hayatın dalgalı gidişatı, edindiğiniz kaygılar, beklentileriniz, birkaç gün sonra yapacağınız sunuma karşı hissettiğiniz gerginlik karşısında debelenip duruyor musunuz yoksa?
Gözlerinizi kapatın. Derin bir nefes alın ve varlığınızın farkında olun. Sağ bacağınıza dokunan kıyafeti hissedin mesela. Şanslıysanız öten kuşu dinleyin. Geçen arabaların sesine kulak verin. İnsanların, ses renklerinin çeşitliliğinin farkına varın. Kafanızda sürekli dönüp duran ve içinden çıkamadığınız düşüncelere değil, durup etrafa kulak verin. Onun verdiği hediyeyi kabul edin.
Endişelerinizin, kaygılarınızın, kalp kırıklıklarınızın o anın içinde toz olup uçtuğunu fark ediyor musunuz? Yaşadıklarınızı silip atamazsınız elbet. Ancak hayat bize devam etmeyi gösteriyor.
Kafanızı yukarı kaldırıp gökyüzüne bakarsanız bir de… Gökyüzünün muhteşem rengi, büyüleyici genişliği; bulutların enteresan desenleri, mavi perdede dans edişi. Koskoca evrende bir toz kadar bile alan kaplamadığınızı fark ettiğiniz o an, sizi bambaşka bir yöne evriltiyor. Kafanıza taktığınız onlarca şey, gerçekten bu kadar büyütülecek şeyler mi? Beklediğiniz ilgi ve sevgi kendinizden size nasıl saf bir bağla akıyor, hissedebiliyor musunuz? Tutkunuz, tutkularınız tam o anda sizi kendisine çekiyor ve ilham perileriniz başınıza üşüşüyor mu? Yıllarca bulamadığınız sorunun çözümünü tam bu anda buldum derseniz de inanın şaşırmam. Evet, akış, an, zihin sadeliği… Kendinize ve çevrenize verebileceğiniz en güzel hediye.
kaleminize sağlık
İşte an bu andır. Yeniden. ❤️
Kalemin sonsuz olsun dostum.